Çözüm: Yeşil Adil Dönüşüm

Siyasi partilerin, yerel yönetimlerin, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili adaylarının ve karar alıcıların, bilim insanlarının, kadınların, gençlerin, fikir önderlerinin, sanatçıların, adil ve özgür bir hayat isteyen, gezegeni ve yaşamı savunan herkesin: Yeşil Adil Dönüşümü desteklemesini istiyoruz.

Sen de imza ver, birlikte başaralım.

Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi

1- KAPSAMLI İKLİM EYLEMİ

Net ve kesin hedefleri olan genel bir iklim eylemi devreye sokulmalıdır ve bu kapsamda 2030 yılı itibariyle; 

a) Elektrik üretiminde kömürden çıkılmalı, yenilenebilir kaynakların payı %75 olmalı ve nükleerden vazgeçilmelidir.

b) Toplam karbon salımında, 2020 yılına kıyasla %35 mutlak azaltıma, 2050 itibariyle net sıfıra ulaşılmalıdır.

c) Elektrikli araç sayısının toplam araç sayısındaki oranı binek araçlarda %20’ye, toplu ulaşım ve yük araçlarında %10’a çıkarılmalıdır.

2- BİYOÇEŞİTLİLİĞE KORUMA KALKANI

Kapsamlı ve etkili bir biyoçeşitlilik ve ekosistemler koruma planı ve bunun yasal dayanağı oluşturulmalıdır. Bu kapsamda;

a) 2030’a kadar kara ve denizlerin en az %30’u koruma altına alınmalı, orman, zeytinlik, sulak alan, tarım alanları, önemli doğa alanları ve milli parkları imara, yatırıma açan düzenlemeler iptal edilerek ve oluşan tahribat 2030’a kadar onarılmalıdır.

b) Yerel topluluklar, yaşadıkları bölgedeki koruyucu özellikleri korunarak, karar alma süreçlerine dahil edilmeli, toprağın, havanın, suyun agroekolojik yöntemlerle korunması sağlanmalı, çiftçi adil üretimle desteklenmeli, sürdürülebilir ve zehirsiz sofralar yaratılmalıdır.

c) Plastiklerin %99’u fosil yakıtlardan üretildiği için; petrol ve gazı ait olduğu yerde, toprağın altında tutacak, plastikten kaynaklanan çevre kirliliğinden sorumlu şirket ve kurumları aşırı plastik üretimlerinden hesap verir kılacak yaptırımlar uygulanmalı ve yeniden doldurma ve yeniden kullanım gibi sistemleri inşa edecek bir Küresel Plastik Anlaşması imzalanmalıdır. 

d) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (UNCBD), Kunming-Montreal Küresel Biyolojik Çeşitlilik Çerçevesi (COP15), Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) ve Glasgow Liderlerinin Orman ve Arazi Kullanımı Bildirgesi (COP26) gibi, taraf olduğumuz anlaşma ve sözleşmelerin getirdiği taahhütlerin yerine getirilmesi için aktif bir takvim ve takip planı oluşturulmalıdır.

3- İŞ GÜCÜNDE ADİL GEÇİŞ VE İYİ İŞLER TEMELİNDE YEŞİL EKONOMİ

Kârı değil toplumsal faydayı önceliklendiren, sosyal refaha dayalı, ekolojik bütünlüğün korunmasını ve iklim üzerindeki etkinin sistemsel azaltımını gözeten bir yeşil ekonomi modeline geçilmelidir. Kömür bölgelerinde, katılımcı ve şeffaf mekanizmalar aracılığıyla, bölgenin doğal alanlarının restorasyonunu da içeren Adil Geçiş planlamaları geliştirilip uygulanmalıdır. Bu kapsamda;

a) Ekonomide, sektörel mutlak emisyon azaltımına ve 2050 itibariyle net sıfır karbon  salım hedefine hizmet edecek, uzun vadeli, net hedeflere sahip bir planlama yapılmalıdır. 

b) İhtiyacı değil kârı hedefleyen aşırı üretim ve aşırı tüketime dayalı ekonomik faaliyet terk edilmelidir. Kaynakların gerçek ihtiyaç kadar kullanıldığı, yüksek sera gazı salan üretim proseslerinden uzaklaşıldığı, üretimde yenilenebilir enerjinin payının arttığı, atıkların azaltıldığı ve etkin yönetildiği, gıdada yerel üretim ve tüketimin desteklendiği bir ekonomik program takip edilmelidir.

c) Kömürlü termik santraller ve kömür madenleri, bir program dahilinde kapatılmalı, buralarda çalışanların ve ailelerinin mağdur olmaması için yeniden mesleklendirme dahil gerekli ekonomik ve sosyal önlemler program içinde mutlaka yer almalıdır.

d) Bölgelerin kendi potansiyeli dikkate alınarak düşük karbonlu iktisadi faaliyetler geliştirilmeli ve desteklenmeli, bölgenin ihtiyacı olan enerji; yenilenebilir kaynaklarla; yerinde istihdam ve yerinde üretim ile karşılanmalıdır.

e) Süreç, “kirleten öder” ilkesine dayanan kamu-özel ortaklığında ilerlemeli, fosil yakıt şirketlerinin, elde ettikleri kâr ölçüsünde finansmana katılımı sağlanmalıdır.

4- DİRENÇLİ, ADİL, GÜVENLİ KENTLER

Kentlerde, mevcut ekolojik ve sosyal kaygılar ile adaletsizlikler bütün olarak ele alınmalı ve kimseyi arkada bırakmayacak kapsayıcı çözümler geliştirilmelidir.

a) İklim ve doğa dostu kentler yaratmak için mevcut iklim eylem planları, iklim krizinin gerçekleri ve bu yöndeki bilimsel çalışmalar dikkate alınarak, Paris Anlaşması kapsamında belirtildiği üzere, devlet dışı aktörlerin etkin katılımına açık hale getirilmeli, planların ilgili tüm paydaşlarla birlikte oluşturulması ve uygulanmasında yerel yönetimler sorumluluk almalıdır.

b) Kentler; güçlendirilmiş, katılımcı afet planlarıyla ve doğaya dayalı, yeşil altyapı çözümleriyle depremlere, iklim afetlerine ve sosyal krizlere karşı dirençli hale getirilmeli, yaşam alanlarımız adil ve güvenli olmalıdır.

c) Yaşlılar, çocuklar, kadınlar, engelliler, kent yoksulları gibi dezavantajlı gruplar için kent kaynakları adil bir şekilde dağıtılmalıdır. Tüm hizmetler erişilebilir olmalı, toplu taşıma konforlu hale getirilmeli, yeşil alanlar bu grupların erişimine ve faydalanımına uygun hale getirilmelidir.

5- TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, ekonomik ve sosyal adaletin ve iklim adaletinin temel şartı olduğu gerçeğinden hareketle, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirecek somut hedefli politikalar üretilmeli, toplumsal cinsiyet eşitliği yasal güvence altına alınmalıdır. Bu nedenle;  

a) Kadınlar ve LGBTI+’ların istihdama katılımı desteklenmeli ve iş yaşamında uğradıkları ayrımcılığa son verecek "eşit işe eşit ücret" anlayışının genelleşmesi ve yaygınlaşması sağlanmalıdır.

b) Kadın ve LGBTI+’lara yönelik şiddet, ötekileştirme ve insan hakları ihlalleriyle mücadelede gerekli hukuki dayanak ve savunuculuk alanı yaratılmalı; bu doğrultuda İstanbul Sözleşmesi yeniden uygulamaya alınmalıdır.

c) Toplumsal cinsiyet politikası ana akımlaştırılarak tüm kararlarda gözetilmeli ve cinsiyete duyarlı bir iklim eylemi planlanmalıdır. İklim krizinden en çok etkilenen gruplar arasında yer alan kadınlar ve LGBTI+’ların karar alma süreçlerine doğrudan katılımı ve karar alma mekanizmalarında temsiliyeti sağlanmalıdır.

 

6- KAMU KAYNAKLARINDA ŞEFFAFLIK, HESAP VERME MECBURİYETİ VE HALKIN KARARLARA DOĞRUDAN KATILIMI

Tüm süreçlerde şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine uyulmalıdır. Kamu kaynaklarının eşit ve adil paylaşımı sağlanmalı, halkın doğrudan denetimine ve karar alma süreçlerine katılımına açık olmalıdır.

a) Kamu hizmetleri, ülke genelinde tüm kentlerde eşit olarak erişilebilir kılınmalı, kamu kaynakları şeffaf ve adil kullanılmalıdır.

b) Kamu kaynaklarının nereye, nasıl harcandığı ve harcanacağı konusunda halkın denetim gücü ve kararlara doğrudan katılımını sağlayacak mekanizmalar geliştirilerek desteklenmelidir. Bu doğrultuda, Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi (Aarhus Sözleşmesi) imzalanarak uygulamaya konulmalıdır.

c) Kamu kaynaklarının paylaşımında toplumsal fayda gözetilerek gelir adaletsizliklerinin giderilmesi ve yoksullukla mücadelede atılacak adımlar ve yapılması planlanan hizmetler dahil tüm uygulamalar şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine uygun bir şekilde kamusal ve toplumsal denetime açık olmalıdır.

7- ÇEVRE KORUMA AMAÇLI KAPSAMLI MEVZUAT RESTORASYONU

Çevre adaletini sağlayacak mevzuat ve yasal düzenlemeler toplumsal fayda ve ekolojik dengeyi eşit bir şekilde gözetecek şekilde uygulamaya konulmalıdır. Bu kapsamda; 

a) Plastik atık ithalatı acilen yasaklanmalı; Türkiye, başta AB ülkeleri ve İngiltere olmak üzere başka ülkelerin çöplüğü olmaktan çıkarılmalıdır. Dünyanın pek çok yerinde yasaklanmış olan tek kullanımlık plastikler, 2023 yılı bitmeden Türkiye’de de yasaklanmalıdır. Döküldüğü yerde çevresel tahribata yol açan, doğada yok olmayan, yakılınca halk sağlığını tehlikeye atan plastiklerin çağına son vermek için gerekli bu iki temel adım yasal düzenlemeler aracılığıyla uygulamaya konulmalıdır.

b) ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) yönetmeliği, şirketlerin yatırımlarını kolaylaştırma amacıyla yapılan değişikliklerden arındırılmalı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı gibi anayasal hakların korunmasını ve doğa tahribatını sonlandırmayı gözetecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Kamusal temiz hava hakkı, koruma bölgeleri uygulamasıyla yasal güvence altına alınmalıdır. Sosyal etkinin izlenmesi, ÇED yönetmeliğinin ana faktörlerinden kılınmalı, yatırımların toplumsal doku, barınma hakkı ve geçim kaynakları üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler sosyal etki değerlendirmesi aracılığıyla önlenmelidir.  

c) Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) çerçevesi yönetmelik olarak yasal mevzuata dahil edilmeli, hazırlanmasında ve denetiminde alanın uzmanlarının desteğine ve bilgisine başvurulmalıdır.

manifestonun tamamı

On yıllardır yaşamımızı güvensiz, adaletsiz ve sağlıksız kılan, doğanın, insanın ve emeğin söz hakkını ortadan kaldıran bu sistem değişmeli.

Biz yaşamı savunanlar, bu umutsuzluğa mecbur değiliz. İklim ve çevre adaleti, toplumsal adalet, ekonomik adalet istiyoruz. Kararlara katılmak; çocuklarımızı, iklimi, kentleri, doğayı, yaban hayatını korumak ve geleceğe güvenle bakmak istiyoruz.

YEŞİL, ADİL DÖNÜŞÜM İSTİYORUZ

bu-secim

İmzalayan Partiler

Henüz hiçbir parti imzalamadı.

 

 

Partini göremedin mi?

Tek tıkla Twitter'dan imzaya davet et:

Yeşil Adil Dönüşüm'e ben imza verdim. Sizlerin de Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi'ne imza vermesini istiyorum @

 

Desteklediğiniz partiye tıklayınız >>

Sorular, Görüşler, İletişim İçin

Bize Ulaşın

Eposta Gönder

Greenpeace_Logo_Green_RGB